Yani insan deli gibi kıskandığı, sevdiği, gözlerinde kaybolduğu insanı değiştirebilir mi?
Nasıl yeniden sevebilirsin!
Bu göze alınabilir bi ihtimal mi?
Hani biz birbirimize kalpten bağlıydık…
E dünyada diğer insanlar ve ikimizden oluşuyordu hani?
Peki bana beni senin anladığın gibi kimse anlamıyor demiştin?!
Ve sana gelene kadar kimseye kalbimi böylesine açamadım demiştin ya?
Nasıl yetmedi!
Neyim vardı da vermedim ki?
Yada senin beklentin neydi ki?
Artık konuşmak istemiyor musun?!
E iki gün önce sadece birkaç saat konuşamadık diye tartışma çıkarıyordun?
Tamam gerçekten ama anlamıyorum.
Ama sana diyebileceğim birşey de yok…
Demek şimdi aynı beni sevdiğın gibi onu da seviyorsun öyle mi?
Hatta onunla daha iyi olduğu için onu tercih ediyorsun.
Peki.
Benden bi isteğin var mı?
Gözüne gözükmeyeyim yeter.
Ben mi? Benim duygularım sana karşı henüz değişmedi. Bunu bil yeter.
Aslında değişecek zamanı bile bulamadı…
Neyse tamam kapatıyorum.
Tamam bir daha hiçbir şekilde aramayacağım.
… … … …
Nasıl olur abi ya!
Bu işte bir iş var insan nasıl hayatının en kıymetli varlığı saydığı şeyi değiştirebileceğini iddaa eder?
Bir insan başka bir insanın yerini tutabilir mi?
Kalp peki? İkna edilebilen birşey mi?
Ne kalbi mi? OYUN mu! ne oyunu?
Bu işte oyun olur mu?
Yok abi biz birbirimize kalbimizi açtık bir insanın en derin duyguları neyse onları paylaştık oyun olur mu?
Hem neden oyun olsun ki? Yani neden birbirimizin gözünü boyamaya çalışalım?
Para mı? Yok canım o paraya öyle kıymet veren bir insan değil ki?
Yani şimdi sen şunu mu iddaa ediyorsun? Bu kız benim ona verdiğim öneme değere bakmaz görüntüme, maddi durumuma, “karizmama” bakar o yüzden başkasına gitti öyle mi?
E abi bizim ilişkimizde harika bir derinlik vardı?
Biz derinde birşeyleri paylaşan insanlardık ne görüntüsü parası?
Abi oyun diyorsun da oyun oynamak lise de hani adanmak nedir bilmezken yaptığımız kız tavlama tiyatrosu değil mi?
Nasıl yani insanlar buna devam ediyor?
Ee bununla nereye varmayı planlıyorlar ki?
Peki senin tabirinle “Kendilerine göre! bulabildikleri en zengin, yakışıklı ahmağı” bulana kadar göz boyama insan idare etme oyununa devam ediyorlar diyorsun da. Karşılarında ki zengin yakışıklı gerçekten ahmak olacak mı?
Ya o da şunu derse? “Param var, e yakışıklıyım da. Peki karşımda ki kız bana ne verebilir? Fiziğiyle tipiyle güzel bir nefsi oyuncak. Hem beni param için ve yakışıklı yaratıldığım için tercih eden kız kalbi bir derinlik iddaasında olamayacağına göre? E tamam o beni kullanmak istiyorsa bende onu kullanayım. Sonuçta hayat bir ticaret kar etmemeye başlarsam yol veririm… Para ve tiple bana gelecek tonla oyuncak var?” derse…
Bu safiyane duyguları iyi niyetliliği hiçe sayan Allahtan korkmaz kendinin de kullanılacağını hesap etmez mi?
Peki aldığı ahı?
Nerde onda o kafa diyorsun öyle mi 🙂 Haklısın. O da inanmış belli ki üstün olduğu uyanık “akıllı” olduğu yalanına…
Demek oyun oynuyoruz öyle mi?
Kalpleri sandıklayıp birbirimize sadece bedenlerimizi sunup onu paylaşıyoruz…
Demek yaş yirmi kaçta olsa hala o ergenlikte ki tavlama tiyatrosuna devam ediyoruz…
Biliyor musun ben kalbimi tam olarak açıp safiyane bir niyetle bağlanırsam karşımda ki bunun kıymetini bilir de benden fazlasını istemez sanmıştım.
Devrin en olmayan şeyi olan içtenliği ona sunduğum da bu ona yeter sanmıştım…
Ama bırakıyorum haberin olsun abi.
Biliyorsun eskiden tiyatro oynamış biriyim…
Hem ticaret yapmışlığım da vardır…
Az bilgisayar da oyun oynamadık seninle.
Kolay yani kız tavlama, göz boyama oyununa yeniden başlamak.
Aslında bunun böyle olduğunu biliyordum da yapmak istemiyordum biliyor musun?
Ben kendime içimin derinliklerini sunabileceğim berrakmı berrak bir kalp arıyordum…
Güzel olması yada herhangi başka bir basit sıfata haiz olması gerekmezdi…
Onu bulma umudumu kaybediyorum.
Ve bu yüzden yavaş da olsa oluyor işte.
Madem oyun oynuyoruz, eski bir oyuncu olarak yeniden oynamaya geliyorum.