Tekrar merhaba dostlar. Kendi zihnimde çıktığım bu uzun yolculuğun seyir defterini okumaya devam ediyoruz hep beraber…
Kendimi bildim bileli arayış içindeyim dostlar. Bence bu arayışım zihnimin artık, sorduğum sorulara sağlıklı yanıt veremeyeceği güne gelene kadar da devam edecek…
Doktoruma sorduğumda anksiyete başlangıcı dedi ama bence az birazda yaşamak bu. Ya şimdi, ya sonra peki ya daha sonra sorularını sormak insan için yemek içmek gibi bişey diye düşünüyorum açıkçası…
Bazen ise tamamen ölümlü dünyanın sonrası olmaz şu anı olur deyip endişelerimden sıyrılarak anı yaşıyorum. Ve kayboluyorum bir zaman sonra zihnimde…
Arayışlarımda arayışları olan yoldaşlar da buldum… Kimi derinlerdeydi kimisi yüzeyde… Kiminin ise nerede ne aramakta olduğunu kendi dahi bilmiyordu… Belki de arayışta olmaktı onu mutlu eden şey. Neyse biz kendi yolumuza bakalım…
Çocuktum, daha hiç birşey hakkında tam olarak hiçbir fikir beyan edemeyeceğim zamanlarım da oldu… Felsefi kavramlar algılarımla aramı açmıştı. Bırakın doğruyu yanlışı bu sıcak yada bu soğuk demek benim için düşünülmesi gereken bişeydi… Öyle ya kime göre neye göre… İş döne döne bilgi nedire kadar girdi inanın… Çok girmek istemiyorum hem uzun hemde “bu ne demek lan!” diyebileceğiniz şeyler var. Kısacası beni aramaya ilk başlatan şey şimdi ne yapacağım sorusunu kendime sormam oldu.
Övünmek gibi olsun akıllı bir insanımdır 😃 Hemen en kolay yolu seçerek etrafımdakilere sordum ne yapmam lazım… Diyorum ya çok akıllıyım. O yüzden seçtiğim bu yol beni bin türlü çıkmaza soktu… Yeterki insanlara birşey hakkında fikrini sorun. İnanmadıkları, kendilerinin yapmadıkları herşeyi size tavsiye diye verirler… Çoğunun kendine bile verebilecek bir cevabı yok iken… Hatta birçoğu kendine şu an napıyorum diye bile sormamış. Soranlar ben bunu neden yapıyorum dememiş… Felan filan yani insanın gafletinin sınırı yok belli ki… Belki de çoğu yanlıştan sagonun sözleriyle döndüm bilemiyorum tam… Mesela taklit ederek yaşamanın neden saçma olduğunu anlatmıştı bir şarkısında. E bende ufağım ya ne gördüysem onu işledim bir zaman. Atasözlerini felan dinledim anladığım kadarıyla. Siz anladınız beni uzatmayayım. Zaman geldi herşey bir anda çöktü… Sonra galiba birisi veya birşey fısıldadı bana “Hayat kendince yaşanır eren” dedi… İnsan, irade sahibi olmak bunu getiriyordu. Seçenekleri ve kendine özgülüğü… Farkın yoksa yaşama dedi birisi, inandım… Neyse, orda başladı asıl arayışlarım. Kimim ben neyim? neden böyleyim… Tattım birşeyleri, kimi iyiydi kimiyse “evet ben bunu sevmiyormuşum” dedirtti. Derken derken buldum ne kadar tam olmasa da kendimi işte… Her bulduğum yeni doğruya da atladım yalan yok. O yüzden daha az doğruyla daha fazla fazla zaman geçirmedim. En doğruyu, tam olarak yapmam gereken şeyi bulup, tüm gayretimle onu yapmak istedim… Mükemmeli düşledim galiba… Yıldığım da oldu hepten yanlışa bi gittim geldim. Lafı uzatmayı nasıl seviyorum demi abi 😃 Ama emin ol seni daha çok seviyorum… Bu yolculuğun en büyük şahidi oydu aslında… Bi annem bi abim ve birkaç kişi daha 😉
Gelelim sonuca dostlar. Şu zamana kadar insanlardan en çok aldığım geri dönüş anlaşılamamak veya yanlış anlaşılmak oldu. Sonra farkettim, benim gibi çok da fazla anlaşılamayanlar varmış… Onları herkes sadece bir tarafıyla tanırmış… Belki bazıları bi kaç yönünü görür, sorgularlarmış… Belkide o yüzden bu kadar umursamaz olmuşlardır bilemiyorum…
Velhasılı kelam dostlar arayışmış iş olan, onu buldum şimdileri. Birde benim dilimden konuşan birilerini…
Dostlar bu aşağıdaki video (Kesin izleyin sonuna kadar!) arayışlarımın ne kadar da bana has olmadığını ve nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Belki islam ve cihat anlayışınıza yeni bir boyut bile getirir bilmiyorum… Hak da buluşmak üzere Rahman ve Rahim olan Allah’a emanet olun…